Son dönemlerde kapalı alan fotoğraf çekim platolarının popüler olması ile birlikte çiftler bu mekanlara daha sıcak bakmaya başladı.
Çok daha eskilere gittiğimizde fotoğraflar zaten stüdyolarda çekilmekteydi sonrasında ise doğada daha fazla dokunun , doğal ışığın ve materyalin yer alıyor oluşu fotoğraf çekimlerini doğaya taşıdı. Kırlarda koştuk, eski duvarlardaki sarmaşıkların önünde fotoğraflar çektik, tarlalara yayıldık , kumsalda yürüdük, kayalıkların eşsiz dokusunu keşfedip kareledik ve sonra ne olduysa tekrar duvarların arasına girmeye başladık:)
Ancak bu defa eski stüdyolar yerine sırf bu iş için özel olarak tasarlanmış ve kiralanabilen bolca yatırım yapılmış alanlara yönelmeye başladık. Stüdyo sahipleri dahi artık kendi stüdyolarını pek fazla kullanamaz hale geldi. Bunun nedeni ise yükselen beklenti.
Özellikle İstanbul’da oluşturulmaya başlanan kapalı alan platoları eskiden fabrika olarak kullanılan oldukça yüksek tavanlı yapılar. Bu mekanları gören ve İstanbul dışında yaşayan çiftler fotoğrafçılarından bu tarz stüdyolar beklese de bu durum maalesef pek mümkün değil çünkü binlerce metrekarelik aşırı yüksek tavanlı yapılar her yerde yok 🙂
Demem o ki eğer İstanbul’da yaşıyorsanız ve kapalı alanda çekim yaptırmak istiyorsanız Türkiye’nin diğer illerine göre çok daha şanslısınız 🙂
Peki, kapalı alanda çekime benim bakış açım nedir ?
Kapalı alan ve açık alanların kendilerine göre avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Burada önemli olan sizin fotoğrafçıdan ve fotoğraftan beklentiniz. Yıllar sonra bakmak istediğiniz fotoğrafların aksesuarlar önünde mi çekilmiş olmasını isterseniz yoksa açık alanda mı olmasını arzularsınız öncelikle buna karar verilmesi şart 🙂 Açık konuşmak gerekirse ben hava koşulları uygun olduğu müddetçe açık alanları kullanma taraftarıyım.
Bunun sebebi ise gün ışığını fotoğrafta yakalamak. Unutulmamalıdır ki ışık; fotoğrafın kalbidir, ruhudur. Elinizde ne kadar muhteşem ekipmanlar olursa olsun eğer ışığı düzgün kullanamazsanız sonuç maalesef beklentiyi karşılayamaz.
Eğer deneysel çekim ya da moda çekimi yapmıyorsanız insanların yüzündeki gölgelenmeler verilmek istenen duyguyu baltalayabilir. Birbirine aşk ile bakmasını istediğim çiftin yüzündeki gölgeler teknik bir kusur olarak karşınıza çıkabilir.
Gözünüzün altına düşen kirpik gölgeleri ya da yüzünüzün bir bölgesine yansıyan burun gölgesi bir fotoğrafta olmaması gereken şeylerdir. Doğaya çıktığımız zaman da eğer gün ışığını kullanacaksak bu ışığın açısına, sertliğine dikkat etmek gerekmektedir.
Ancak şu anki görüşüm düzgün ve tadında kullanılan gün ışığının fotoğrafa daha çok yakıştığı yönündedir:)
Kapalı alanlar gün ışığından izole edilmişse yapay ışık kullanımı tercih edilmektedir. Burada teknik altyapı ve teknik bilgi devreye girer çünkü kapalı alanlarda ışık kullanımı eğer yeterli ekipmana sahip değilseniz oldukça zordur.
Flash kullanımını tadında ve kararında yapamazsanız sonuç tam bir fiyaskoya dönüşebilir. O nedenle kapalı alanda çekim yaptırmak istiyorsanız bu durumu mutlaka fotoğrafçınız ile istişare etmenizi tavsiye ederim:)
Benim kapalı alanlardan ziyade açık alanları tavsiye etmemin sebebi daha önce de ifade ettiğim gibi doğal gün ışığını fotoğrafa taşıyabilmek 🙂 Ayrıca doğanın bize sunduğu milyonlarca doku ve renk var mecbur kalmadıkça onları bırakıp yapay çiçeklerin önünde fotoğraf çektirmenizi pek de önermem:) Ancak kış aylarında mevsimsel şartların zorlaşması nedeni ile bu tarz kapalı alanlar tam bur kurtarıcı olmaktadır. (Bahsettiğim avantaj ve dezavantaj olayı burada da devreye giriyor)
Genel anlamda kış ve sonbahar döneminde nişan çekimlerinin yoğunluk kazanması ile birlikte hava koşullarının uygun olmadığı durumlarda bu mekanları kullanmak tabi ki daha mantıklı olacaktır. Bazı çiftlerin hava koşulları nedeni ile çekimlerini kapalı alanlara taşımayı uygun bulduklarını bazılarının ise kapalı alan istemeyerek çekimi açık alanda yapmak üzere farklı bir güne ertelemek istediklerini de hatırlatmak isterim.
Kısacası siz yıllar sonra ne görmek istiyorsanız ona göre tercih yapın; ancak birlikte çalışacağınız fotoğrafçınızın da mutlaka fikirlerine ve tecrübelerine kulak verin:)