Fotoğraf çekimini ne zaman yapmalıyım?
Eskiye baktığımız zaman evlilik fotoğraflarının düğün günü yapılması konusunda bir tabu vardı. Ancak insanların gerek bakış açılarının değişmesi gerekse fotoğrafa verilen değerin artması bu konuda fikirlerin de değişmesini sağlamıştır.
Herkesin bildiği üzere düğün günü yapılan çekimler genellikle daha stresli geçmektedir. Çünkü düğün günü yapılması gerekenler listesi oldukça kabarıktır ayrıca o gün yapılan çekimlerde özellikle susmayan telefonlar çiftin daha da stres ortama içine girmesine neden olmaktadır.
Bununla birlikte düğün günü dışında yapılan çekimlerde özellikle sahil kasabalarına gidildiğinde çekimin bir bölümünde kıyafet değiştirerek de çekim yapma şansınız varken bunu düğün günü yapma ihtimalin bulunmamaktadır 🙂 Profesyonel bir Düğün Fotoğrafçısı olarak bende düğün günü dışında yapılan fotoğraf çekimlerini tavsiye ediyorum.
Gelinliğim nasıl olursa fotoğraflarda daha güzel çıkarım?
Kabarık gelinlik modası çıktı çıkalı gelinlerde “Hayatımda bir defa giyeceğim kıyafet kabarık olsun, ben de prensesler gibi görüneyim.” Algısı oluşmuştur. Aslına bakarsak kabarık gelinlik fotoğraf çekimlerinde çok fazla sevilen bir kıyafet değildir. Peki neden?
Özellikle de son dönemlerde aşırı ilgi gören doğa çekimlerinde kullanılan kabarık gelinliklerin doğa içinde çok uyumlu görünmediği göze çarpmaktadır. Kabarık ve devasa gelinlikler balo, salon ortamlarında daha uyumlu bir kıyafet iken tarla, orman, deniz kenarı gibi ortamlarda maalesef uyumsuzluk sergilemektedir.
Profesyonel bir Düğün Fotoğrafçısı olarak benim kabarık gelinlik seven gelinlere tavsiyem çekimin bir bölümünde tarlatanı çıkartmak ve çekime tarlatan olmadan devam etmektir:) Tabi bunun için de yine düğün günü dışında yapılan çekimler sizin için daha rahat olacaktır. Şayet çekimden sonra düğüne geçmeniz gerekiyorsa kıyafetinize müdahale etmek çok da doğru olmayacaktır. Profesyonel bir Düğün Fotoğrafçısı olarak ben açıkcası fotoğraf çekimi açısından kabarık gelinlikleri veya kabarık nişanlıkları çok tavsiye etmiyorum 🙂
Neden kabarık gelinlik tavsiye etmiyorum?
Çoğu kişi benim kabarık gelinlik sevmediğimi bilir çünkü yüzlerce çift ile çalıştığım için kimin hangi kıyafet içinde nasıl hareket edebildiğini ya da edemediğini çok iyi gözlemleme şansım oldu. Kabarık ve devasa gelinlikler poz verdirme esnasında fotoğrafçıyı kısıtlamaktadır çünkü dev bir gelinliğin yanına damadı konumlandırdığımız zaman damadın vücudunun yarısı gelinliğin heybeti arasında yok olmaktadır 🙂
Pozlandırma esnasında yan yana gelen gelin ve damat yakın poz vermek istediklerinde damadın alt gövdesi kabarık gelinlik nedeniyle görünmemektedir. Bunun tabi ki çözümü var: Sizleri poz verdirirken birbirinizden biraz daha uzaklaştırmak 🙂
Ayrıca dev gelinlikler özellikle de üst üste kat ve kat dikilen tüller vasıtası ile kabartılmış ise her bir kat kendi içinde jilet gibi duramayacağı için katlar arasında tüllerin sürekli toplanması ve gelinliğin etek kısmının her bir pozdan sonra yeniden düzeltilmesi gerekmektedir.
Bu durum fotoğrafçının ve sizlerin zamanını gereksiz yere almakta ve herkesi yormaktadır 🙂
Çünkü unutmayınız ki gelinlikçiniz de aynanın karşısında yaptığınız prova yalnızca siz ayakta dümdüz dikilerken geçerlidir. O gelinliği alıp fotoğraf çekimine gittiğinizde ve gelinliğinizi aktif bir şekilde kullanmaya başladığınızda işler daha da farklı olacaktır.
Gelinlikçiniz siz ne isterseniz onu diker o nedenle ilerisini de düşünerek planlama yapabilirsiniz. Eğer illa da kabarık gelinlik istiyorsanız tül etek değil kumaş etek yaptırın derim 🙂
El çiçeğim nasıl olmalı?
Aslında bu konu tamamen sizin tarzınız ve zevkiniz ile ilgili. Şahsen minik ve top gibi duran el çiçeklerini fotoğraf açısından baktığımda çok estetik bulmuyorum.
Özellikle doğal ve kurutulmuş bitkilerden yapılan daha heybetli görünün el çiçekleri fotoğrafa ayrı bir hava katıyor diye düşünmekteyim. Günümüzde el çiçeği konusunda inanılmaz bir ilerleme var bu durumun biraz da maddiyat ile ilgili olduğunun farkındayım ama beğendiniz el çiçeklerini artık kendiniz de yapabilirsiniz. Geçen gün çarşıya çıkıp şöyle bir gezdiğimde el çiçeği yapabileceğiniz pek çok materyal bulabileceğinizi fark ettim:) Özellikle de tuhafiyeler bu konuda inanılmaz seçenekler sunuyor. O nedenle bu seçeneği de değerlendirin derim
Saçlarım nasıl olursa daha güzel fotoğraflarımız olur?
Gelin saçının geçmişine baktığımızda sürekli değişen bir trend olduğunu görüyoruz. Bir ara balerin topuz modeli pek modaydı bir dönem yüzün iki yanından boyna doğru salınan bukleler karşılardı bizleri:)
Şimdi ise insanlar daha doğal olana yönelmiş durumda. Bu durum hem makyaj hem de saç için geçerli. Eğer kapalı bir gelin değilseniz saçlarınızı topuz yaptırmak yerine iri dalgalı bir şekilde kullanabilirsiniz. Bu şekilde yapılan saçlarda rüzgar eser de bize bir güzellik yaparsa uçuşan saçlarınızla birlikte romantik kareleriniz de olur 🙂
Saçlarınızı illa ki topuz şeklinde yaptırmak isterseniz romantik ve salaş örgülerden yararlanabilirsiniz. Bu şekilde farklılığının da elinden tutmuş olursunuz 🙂
Duvağımı tepeden mi yaptırmalıyım yoksa ensemden mi?
Bana kalırsa duvak taktırmayın derim. Çünkü özene bezene yaptırdığınız gelinliğinizi yukarıdan aşağı kapatmış oluyorsunuz. Gelinlikte yer alan her detay için günlerce kafa patlattıktan sonra bu detayların tümünü bir tül ile örtmüş olarak buluyorsunuz kendinizi 🙂 Bu nedenle çekimi özellikle düğün günü dışında yaptırmak isteyen gelinlerime duvaklarını taktırmamalarını ya da taktırırlarsa da bizim çıkartabileceğimiz şekilde taktırmalarını öneriyorum.
Duvağı kullanarak çektiğimiz birkaç pozun dışında ona çok da ihtiyacımız olduğunu söyleyemiyorum 🙂
Fotoğraf çekimi için en uygun zaman aralığı nedir?
Fotoğraf çekimi için uygun olan zaman aralıkları mevsimsel olarak farklılık göstermektedir. Günlerin uzun olduğu yaz aylarında gün batımından 2-2.5 saat kadar önce çekime başlamayı tavsiye ediyorum. Tabi bu önerim düğün günü dışında çekim yaptıranlar için geçerli çünkü düğün günü güneş batarken çekim yaptırırsanız eğer düğününüz akşam ise düğüne yetişmeniz pek de muhtemel olmayacaktır 🙂
Eğer çekim için tören günü dışına çıkamıyor ve illa ki çekimi o gün yaptırmak istiyorsanız bu defa devreye çekim için kullanılacak olan mekanın ışığı giriyor. Her mekanda her saat çekim yapmak uygun değildir. Eğer fark ettiyseniz ışığı önemseyen fotoğrafçılar öğle saatlerinde güneşin altında çekim yapmaktan kaçınmaktadır bunun sebebi ise tepede olan ışığın fotoğraf kalitesini olumsuz etkilemesidir. Güneş tepede parlarken poz vermekte zorlanırsınız, kameraya bakamazsınız , makyajınız bozulur, gözleriniz yaşarır (özellikle de damatlarda güneşe bakamama olayı son derece yaygın gelinlerimin maşallahı hepsi canavar gibi) en önemlisi de fotoğrafta güneş parlamaları olur ve nihayetinde fotoğraf kalitesi istenilen düzeye ulaşamaz. Bu sebeple öğle saatlerinde çekim yaptıracaksanız ağaçların yoğun olduğu gölgelik alanların tercih edilmesi ışığın olumsuzluklarından sizi koruyacaktır. Bu yüzden de işlerine bakarak kendisine güvendiğiniz fotoğrafçıyı özellikle de öğle saatlerinde ışığın tepede parladığı yerlere götürmeye çalışıp orada çekim istemeyin. Çünkü sonuç hüsrana dönüşebilir. Yüzlerce çift ile çalışan ve pek çok mekanı deneyimleyen biri olarak tepede parlayan güneş ve ısrarla onun altında çekim yaptırmak isteyen çiftler beni strese sokuyor çünkü istediğim sonucu alamamaktan çekiniyorum açıkçası.
Doğa çekimlerinin stüdyo çekimlerine göre avantajları nedir?
Stüdyolar günümüze kadar pek çok mutlu güne şahitlik etmiş, nice mutlulukları ölümsüzleştirmiş ve en nihayetinde onlar da değişen çağa yenik düşmüşlerdir. Değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi olduğu kanısına katılıyorum. İnsanlar , eşyalar, yaşam tarzları, teknoloji son hızla devinim içine girmişken insanların stüdyolardan çıkıp kendilerini doğaya atması yadırganacak bir durum değil. Çocukluğumda hatırlıyorum da kadınların sürdüğü iki tane oje rengi vardı biri kırmızı biri de pembe gerisi yalandı.. Yoktu da zaten şimdi on parmağın onuna da istediğiniz rengi sürüp dışarı çıksanız kimse sizi umursamaz bu da onun gibi bence:)
Öncelikle stüdyoda verebileceğiniz poz sayısı sınırlıdır istediğiniz özgür ruhu yakalamak zordur. Ancak şunu da es geçmemek gerekir ki stüdyo çekimleri yüksek teknik bilgi gerektirir özellikle stüdyo çekimi istiyorsanız bunu uzun yıllar tecrübe edinmiş biri ile çalışmanızı tavsiye ederim.
Doğada rüzgar saçlarınızı savurur, gün batımı teninize dokunur, özgürce koşabilir, birbirinize sarılabilir ve içinizden geldiği gibi hareket edebilirsiniz. Açık konuşmak gerekirse açık alan da bir stüdyo bizler için hem de yüzlerce rengi ve dokuyu barındıran bir stüdyo 🙂